Kadınlar eziliyor demek kolay, sorunlarla yüzleşmek gerek. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün trajikomik bir öyküsü vardır aslında. Şöyle ki; Amerika Birleşik Devletlerinin New York kentinde kurulu Cotton Tekstil fabrikasında çalışan kadınlar haklarını istemeye başlar, ancak haklarını bir türlü alamazlar. Sonunda grev kararı alırlar. Bu karara bağlı olarak, kadınlar içeriye hapsedilir. Bu sırada fabrikada çıkan yangın sonucunda 129 kadın işçi yanarak can verir. Bu olaydan sonra diğer sanayi sektöründe çalışan kadınlar da hak talep etmeye başlarlar. Bu olay 8 Mart 1908 yılında vuku bulduğu için daha sonra bu gün çeşitli dünya ülkelerinde Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlanır. Ancak kadınların sıkıntılarının hiçbir zaman bitmediği göz önüne alınırsa, bu günlerin “toplu ağlama seansları” olmaktan öte gitmediği de aşikar. İslamiyet’ten önceki dönem de Türk toplumunda kadın kocasının yanında çalışandır, evinin kadınıdır, çocukların annesidir. Ancak İslamiyet’ten sonra ki döneme baktığımızda; kadına gereken değer verilmiş; kadın ikinci sınıf vatandaş olmaktan uzaklaştırılmıştır. Bir hadisi Şerifte: “Cennet anaların ayaklarının altındadır” denmiştir. İslam dini ailenin toplumun bir üyesi olarak, bir kişi olarak anne-eş-kardeş olarak kadının sahip olduğu yüksek stratejiye en açık ve kesin şekilde hükme bağlanmıştır. Ama ne yazık ki İslamiyet’in hükümlerini bilmeyenler veya kasıtlı şekilde saptırmaya çalışanlar her fırsatta dinimizin kadına bakış açısını çarpık bir şekilde yansıtmaya çalışmışlardır. Ne zaman İslam kavramı ile kadın hakları yan yana kullanılsa; ya miras payından ya da çok eşlilikten dem vurulur. İslam dini ile alakalı olmayan konuları, mesela töre cinayetleri bile dine bulaştırılarak anlatılmaya çalışılmıştır. Bu düşüncelerin temelinde cehalet ve din dışı sapkın cereyanların etkisi yatmaktadır. Ve oldukça da etkili olmaktadır. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte de Ulu Önder Atatürk: “ Dünyada her şey kadının eseridir “ diyerek Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını Avrupa Devletlerinden önce vermiştir. Kadın haklarını kadın-erkek ayrımı ile mi çözeceğiz. Bu sadece cinsiyet kaynaklı bir mesele midir? Bu ve bunlar gibi sayısız sorunların bizi sevketmesi gereken nokta, evvela kadın-erkek ayrımı yapmadan insan haklarına saygı ve bunun yanında cemiyetteki yeri ve rolü ile mütenasip şekilde kadınların maddi ve manevi haklarının korunmasıdır. Mesela feministlerin yaklaşımı gerçekten kadınların yararına mıdır? Kadını özgürleştirmek adına onu daha çok ezdirmek, sömürücü aracı yapmak hatta modernlik ve medenilik adına bir meta gibi kazanç vasıtası olarak kullanmak. Örneğin; kapitalist ekonominin pazarlama ve reklam stratejisinde kadının yeri nedir? Dünya genelinde kadın mağduriyeti niçin bu kadar yaygın? Kadınların, belki de en çok düştüğü hata, varlığımızı başkalarının varlığı ile birlikte kıymetli bulmaktır. Annelik, elbette feragat özveri ve adanmışlıkla eş anlamlıdır. Ancak her kadın birisinin annesi ya da birisinin eşi olmadan da kıymetlidir. Yemek pişirmek, bulaşık yıkamak, ütü yapmak, temizlik yapmak gibi işler kadınların alın yazısı gibi yaşadıkları sürece aynı işleri tekrar tekrar yapmak zorundadırlar. Bu işlere emek ve zaman harcanmakta kadının kendisini geliştirebilmesinin önünde birer engel oluşturmakta ve çağlar boyuncu eğitimsiz ve geri bırakılmaya mahkum kalmaktadırlar. Bu yüzden ilk önce kendi değerliliğimizin farkında olmalıyız. Sonra da topluma bunu kabul ettirmeliyiz. Dünya Kadınlar Günü kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi için konunun gündeme gelmesinde de önemli bir gün. Kadın haklarının ülkemizde kullanımı ne yazık ki homojen bir dağılım göstermiyor. Kadınların rahat yahut daha özgür ve eşit olduğu söylenen Batı ülkelerinde de durum ülkemizden farklı değildir aslında. Bu bağlam da; 8 Mart sadece kadınları anmak, kutlamak, övgüler yağdırmak değil; kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği, kadına şiddet, kadınları çalışma hayatına katarak özgürleştirmek, kadınlar üzerindeki her türlü baskıya son vermek gibi konuların da tartışılması, gündeme gelmesi ve kadınlarımıza daha çok değer verilmesi açısından önem taşımaktadır. ELİF TUNA EKSEN Sağlık Bir Sen Gen.Başk.Yard.
Kadınlar eziliyor demek kolay, sorunlarla yüzleşmek gerek.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün trajikomik bir öyküsü vardır aslında. Şöyle ki; Amerika Birleşik Devletlerinin New York kentinde kurulu Cotton Tekstil fabrikasında çalışan kadınlar haklarını istemeye başlar, ancak haklarını bir türlü alamazlar. Sonunda grev kararı alırlar. Bu karara bağlı olarak, kadınlar içeriye hapsedilir. Bu sırada fabrikada çıkan yangın sonucunda 129 kadın işçi yanarak can verir. Bu olaydan sonra diğer sanayi sektöründe çalışan kadınlar da hak talep etmeye başlarlar. Bu olay 8 Mart 1908 yılında vuku bulduğu için daha sonra bu gün çeşitli dünya ülkelerinde Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlanır. Ancak kadınların sıkıntılarının hiçbir zaman bitmediği göz önüne alınırsa, bu günlerin “toplu ağlama seansları” olmaktan öte gitmediği de aşikar.
İslamiyet’ten önceki dönem de Türk toplumunda kadın kocasının yanında çalışandır, evinin kadınıdır, çocukların annesidir. Ancak İslamiyet’ten sonra ki döneme baktığımızda; kadına gereken değer verilmiş; kadın ikinci sınıf vatandaş olmaktan uzaklaştırılmıştır. Bir hadisi Şerifte: “Cennet anaların ayaklarının altındadır” denmiştir. İslam dini ailenin toplumun bir üyesi olarak, bir kişi olarak anne-eş-kardeş olarak kadının sahip olduğu yüksek stratejiye en açık ve kesin şekilde hükme bağlanmıştır. Ama ne yazık ki İslamiyet’in hükümlerini bilmeyenler veya kasıtlı şekilde saptırmaya çalışanlar her fırsatta dinimizin kadına bakış açısını çarpık bir şekilde yansıtmaya çalışmışlardır. Ne zaman İslam kavramı ile kadın hakları yan yana kullanılsa; ya miras payından ya da çok eşlilikten dem vurulur. İslam dini ile alakalı olmayan konuları, mesela töre cinayetleri bile dine bulaştırılarak anlatılmaya çalışılmıştır. Bu düşüncelerin temelinde cehalet ve din dışı sapkın cereyanların etkisi yatmaktadır. Ve oldukça da etkili olmaktadır. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte de Ulu Önder Atatürk: “ Dünyada her şey kadının eseridir “ diyerek Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını Avrupa Devletlerinden önce vermiştir.
Kadın haklarını kadın-erkek ayrımı ile mi çözeceğiz. Bu sadece cinsiyet kaynaklı bir mesele midir? Bu ve bunlar gibi sayısız sorunların bizi sevketmesi gereken nokta, evvela kadın-erkek ayrımı yapmadan insan haklarına saygı ve bunun yanında cemiyetteki yeri ve rolü ile mütenasip şekilde kadınların maddi ve manevi haklarının korunmasıdır. Mesela feministlerin yaklaşımı gerçekten kadınların yararına mıdır? Kadını özgürleştirmek adına onu daha çok ezdirmek, sömürücü aracı yapmak hatta modernlik ve medenilik adına bir meta gibi kazanç vasıtası olarak kullanmak. Örneğin; kapitalist ekonominin pazarlama ve reklam stratejisinde kadının yeri nedir? Dünya genelinde kadın mağduriyeti niçin bu kadar yaygın? Kadınların, belki de en çok düştüğü hata, varlığımızı başkalarının varlığı ile birlikte kıymetli bulmaktır. Annelik, elbette feragat özveri ve adanmışlıkla eş anlamlıdır. Ancak her kadın birisinin annesi ya da birisinin eşi olmadan da kıymetlidir. Yemek pişirmek, bulaşık yıkamak, ütü yapmak, temizlik yapmak gibi işler kadınların alın yazısı gibi yaşadıkları sürece aynı işleri tekrar tekrar yapmak zorundadırlar. Bu işlere emek ve zaman harcanmakta kadının kendisini geliştirebilmesinin önünde birer engel oluşturmakta ve çağlar boyuncu eğitimsiz ve geri bırakılmaya mahkum kalmaktadırlar. Bu yüzden ilk önce kendi değerliliğimizin farkında olmalıyız. Sonra da topluma bunu kabul ettirmeliyiz.
Dünya Kadınlar Günü kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi için konunun gündeme gelmesinde de önemli bir gün. Kadın haklarının ülkemizde kullanımı ne yazık ki homojen bir dağılım göstermiyor. Kadınların rahat yahut daha özgür ve eşit olduğu söylenen Batı ülkelerinde de durum ülkemizden farklı değildir aslında. Bu bağlam da; 8 Mart sadece kadınları anmak, kutlamak, övgüler yağdırmak değil; kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği, kadına şiddet, kadınları çalışma hayatına katarak özgürleştirmek, kadınlar üzerindeki her türlü baskıya son vermek gibi konuların da tartışılması, gündeme gelmesi ve kadınlarımıza daha çok değer verilmesi açısından önem taşımaktadır.
ELİF TUNA
EKSEN Sağlık Bir Sen
Gen.Başk.Yard.
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 92107
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.