Hemşireler Neden Örgütlenemiyor ?

 Hemşireler Neden Örgütlenemiyor ?

Hemşirelik, toplum sağlığının korunması, geliştirilmesi ve hastalık halinde tedaviye yönelik uygulamaların yanında, topluma eğitim ve danışmanlık hizmeti de sunan, sağlık sisteminin en önemli ve vazgeçilmez bir unsurudur. Lakin bu meslek toplum ve devlet nezdinde hak ettiği değer ve saygınlığı maalesef görememektedir.

Ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından her zaman mağdur olmuş, Sağlık Bakanlığı toplam personelinin yüzde 25’ini oluşturan ebe ve hemşirelerin, bu güne kadar seslerini duyuramamış olmaları da ayrıca bir tartışma konusudur. Bana göre bunun sebebi yoğun stres ve ağır iş yükü altında çalışan, fiziksel ve duygusal açıdan bitkin, evine ve ailesine bile yeterli zaman ve enerjisi kalmayan, birde bunun üstüne şiddet, taciz, hakaret gibi kötü muamelelere maruz kalan insanların, kendisi için bir şeyler yapmaya ne takati ne de cesareti kalır.

Avrupa’daki bir meslektaşından altı kat daha fazla çalışan ebe ve hemşirelerin, bu güne kadar hep görmezden gelinmiş, kronikleşmiş ve çözüm noktasında hiçbir adım atılmamış birçok sorunları vardır. Fakat bu meslek mensuplarının bir nebze olsun nefes alabilmeleri, en azından geleceğe umutla bakabilmeleri için, mali ve sosyal açıdan acilen yapılması gereken bazı iyileştirmelerin yapılması gerekmektedir. Bunlar, toplumun da kaliteli bir sağlık hizmeti almasına ve toplum sağlığının geliştirilmesine de olumlu katkılar sağlayacaktır.

Bu sorunları sıralamak gerekirse, hemşire sayısının az tutulması nedeniyle nöbet sayılarının fazla olması hemşirelerin sosyal hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Bir hemşire ortalama olarak meslek hayatının dört yılını nöbet tutarak geçirmektedir ve aylık mesaisinin yarısından fazlasını gece çalışarak tamamlamaktadır. Çalışma saati aynı bile olsa gece çalışmakla gündüz çalışmak arasında hiç fark yokmuş gibi muamele yapılmasını vebal altındakilerin insafına bırakıyorum.

Sürekli olarak mutsuz insanlarla yani hasta ve hasta yakınlarıyla iletişim içinde olan hemşireler, insanlara en kötü zamanlarında yani hasta oldukları zaman hizmet vermekte ve bununda çalışanlar üzerinde mutlaka bir etkisi olmaktadır. Fiziksel ve zihinsel olarak ağır travma yaşayan, her an bulaşıcı ve hayatı tehdit edici bir hastalığa yakalanma riski olan, ebe ve hemşirelere kesinlikle yıpranma payı ve yıpranmaya bağlı erken emeklilik hakkı verilmesi gerekmektedir.

Sağlık hizmeti bir ekip işidir. Hemşirelerde bu ekibin vazgeçilemez en önemli unsurudur. Döner sermaye sisteminin hekim merkezli olması iş barışını olumsuz yönde etkilemektedir. Döner sermayeden hemşireler ve diğer sağlık personeli de hak ettiğini almalıdır. Sağlık politikasına yön verenlerin hekimlerden oluşmasının da bunda rolü büyüktür. Döner sermaye ek ödemelerinin emekliliğe yansıtılması gerekmektedir. Hayatını insanlığın sağlığına adarken kendi beden ve ruh sağlığını kaybetme noktasına gelmiş sağlık personelinin hiç olmazsa emekliliğinde (emekli olabilirse) bir nebze olsun rahat etmesi en doğal hakkıdır.

Hemşire istihdamı birkaç farklı öğrenim düzeyinden yapılmaktadır. Bu durum çalışanlar arasında ve hizmetin standartları açısından sıkıntılara sebebiyet vermektedir. Hemşirelik eğitimi tek öğrenim düzeyinden yapılmalı ve mevcut çalışanların öğrenim düzeyleri lisans tamamlama vb. çözümlerle eşitlenmelidir. Hemşireliğin mesleğinde ilerleme şansı bulunmamaktadır. Mesleğin gelişip ilerleyebilmesi için meslekte yükselme imkânı tanınmalı ve akademik çalışmalar teşvik edilmelidir. Belli bir yıl mesleği icra etmiş hemşirelerin nöbet tutulmayan birimlerde çalıştırılması gereklidir.

Hemşirelik profesyonel bir meslek olmasına rağmen hala meslekleşme sürecini tam olarak tamamlayamamıştır. Bağımsız hemşirelik girişimleri geliştirilmelidir. Bunun için sürekli yenilenen ve geliştirilen bir bilgi birikiminin olması, bir hemşirelik uygulamaları veritabanının olması gerekmektedir. Bu konuda üniversiteler daha etkin çalışmalıdır. Direktif almaya dayalı geleneksel hemşirelik modelinden, artık düşünen, sorgulayan, irdeleyen, inisiyatif kullanan bir hemşireliğe geçilmiştir. Bu değişim hemşireliğin bakım temelli girişimlerde bağımsız uygulamaları geliştirmiş, bir meslek olabilme yolunda önemli mesafe alınmıştır. Meslekleşme çabalarının önündeki önemli bir engelde hemşirelerin örgütlenme konusunda oldukça ilgisiz olmalarıdır. Bunun bir nedeni de mevcut örgütlerin politize veya ideolojik yaklaşımları olabilir. Hemşireliğin bağımsız ve ideolojilerden arınmış kendilerini ifade eden bir teşkilatlanmaya ihtiyacı vardır.

Görev, yetki ve sorumlulukları tam belli olmayan, işyerinde ara eleman gibi görülen, hala yardımcı sağlık personeli olarak adlandırılan, her türlü işe tabiri caizse sürülen, bir hastanede hekimlik hariç her işin yedeği konumunda görülen, yöneticilerinden kendine ve yaptığı işe hak ettiği değer ve saygıyı görememiş, bayram seyran nedir bilemeyen, eleman sıkıntısı yüzünden hiçbir zaman önceden bir tatil planı yapamamış, yapsa da hep hevesi kursağında kalmış, kendi çocuğu evde kırk derece ateşle yanarken, başkalarının çocuklarına şifa vermek için çırpınmış, eşini ara sıra gördüğü için yolda görse tanımayacak hale gelmiş, kendisine yumruk atan eli sarması gerektiğinde bile bir an tereddüt etmemiş, bunun gibi birçok olumsuz ve haksız muamelelere maruz kalmış ve bütün bunlara rağmen mesleğini onuruyla ve layıkıyla yapmanın gayreti içinde olmuş bütün ebe ve hemşirelerin temsil ettikleri bu kutsal mesleğin hak ettiği değer ve itibara kavuşmasını sağlamak boynumuzun borcudur.

Bundan sonra hemşireler, sistemin, her şeye eyvallah diyen, sessiz köleleri olmayacaklardır. Artık hemşirelerin sesi daha gür çıkacaktır. Hemşireler hep ezilen, değeri bilinmeyen sessiz çoğunluk olmuşlardır. Sessiz çoğunluğun azınlık psikolojisinden sıyrılarak, hak ettiği ekonomik, sosyal ve özlük hakları ve mesleğin hak ettiği itibar ve değeri teslim edilene kadar mücadele edeceklerdir.

Bu bağlamda haklarımızı aramanın yanında, bir sivil toplum kuruluşu olarak ülkenin maddi, manevi, ekonomik, sosyal, siyasi sorunlarını tespit edip, çözüm önerileri sunabilecek, kimsenin ne arka ne ön bahçesi olacak, doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilecek bir memur sendikası ihtiyacına binaen Eksen Sağlık-Bir-Sen kurulmuştur. Artık herkesin elini taşın altına koyması gerektiği ve bu ülke için yapabileceğimiz daha birçok şeyin olduğu muhakkaktır. Güçlü ve söz sahibi bir Türkiye, daha demokrat, daha katılımcı, daha sivil ve daha müreffeh yarınlar için, tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını büyük bir birliğe davet ediyorum.

Burhan OK

EKSEN-Sağlık-Bir-Sen

Genel Başkan Yardımcısı

(Teşkilatlandırma)

 Okunma Sayısı : 3591         27 Kasım 2013

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 362909

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.