İstiklal Marşının Kabulünün 94. Yılı Kutlu Olsun

 Toplumların dokusunu oluşturan dil, tarih, ’kültür, yurt, bayrak ve amaç birliği gibi öğelerdir. İnsanların böyle ortak değerlere sahip olmaları, onları bu kavram ve olgular etrafında birleştirir, böylece toplum olma niteliğine ulaştırılır. Bu değerler, toplumları anlamsız kalabalıklar olmaktan kurtararak toplum olabilme bilincine yükseltmektedir. İstiklâl Marşımız da, bu ortak değerlerimizden biridir. O da bizim birlikteliğimize anlam ve önem katan ulusal duygu birliğinin simgesini oluşturmaktadır. İnsanlar ve toplumlar, ne kadar çağdaşlaşırsa çağdaşlaşsın, ne ’kadar evrenselleşirse evrenselleşsin, ulusal bilinçleri, inançları olmalıdır ve vardır.

İstiklâl Marşımızın, gerek şiir, gerekse beste olarak  zengin bir anlamı vardır. Bu anlam içinde, ulusal kurtuluşumuz, sonsuz egemenliğimiz, kahramanlığımız, ilmek ilmek, nakış nakış coşkuyla ifadesini bulmaktadır.

İstiklal Marşımız, şanlı geçmişimiz, umut dolu istikbalimiz ve lekesiz istiklalimiz adına yazılmış, hepimizin iştirak ettiği, kutlu misak-ı milli” bir sözleşmedir. Milletin kader, kıvanç ve tasa birliğine tercüman olur. Kısaca İstiklal Marşımız, bu yurdun bütün evlatlarının gönlüne nakşolmuş, hayal” değil hakik”, bize has, bizi anlatan, en güzel destandır. Kurtuluş Savaşı’mızın yapıldığı yıllarda cephede savaşan as­kerlerimizin ulusal duygularını coşturup moralini yükseltecek bir ulusal marşımızın olması fikri, ismet İnönü’den çıkmıştır, iş başındaki hü­kümet, bir yarışma açarak bunu bütün duyuru yaptı. Türk ulu­sal marşı yarışmasına 724 şiir katıldı, TBMM’nin seçtiği yedi şiir fina­le kaldı, Ancak o günkü Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmet Akif Ersoy’un da yarışmaya katılması konusunda ısrar etti. Ancak Mehmet Akif, yarışmayı kazanana verilecek pa­ra ödülünü kabul etmiyordu. Mehmet Akif Ersoy, kazanacak olur­sa ödülün Türk ordusuna bağışlanması koşuluyla yarışmaya katıl­mayı kabul etti.

 Mehmet Akif İstiklal Marşını Taceddin Dergahında yazarken, Polatlı yakınlarında Yunanlı’nın top sesleri duyulmaktaydı. Buna rağmen onun hiç bir mısrasında hatta kelimesinde tereddüt ve endişeye rastlanmaz. Zafere doğru  dopdolu bir iman gözlenir.

 İstiklal Marşı mısralarında, uğruna her şeyimizi vermeye hazır olduğumuz vatanın kıymeti, değeri ve önemi vurgulanmakta: “Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” denilmektedir.  Mehmet Akif yazdığı ulusal marşın tüm mısralarını içinde duya­rak, yaşayarak samimi duygularıyla yazmıştır. kesinlikle bir ısmarlama ulusal marş yazmamıştır.

Mehmet Akif’in yazdığı “İstiklâl Marşı” adlı şiirle beraber fina­le kalan yedi şiir TBMM’de okundu. Bu şiirler içerisinde Mehmet Akif’in yazdığı İstiklâl Marşı birinci olarak seçildi. Meclis kürsüsün­den, Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından oy­lamaya sunuldu, Milletvekillerinin alkışları arasında 12 Mart 1921 tarihinde “İstiklâl Marşı” ulusal marşımız olarak kabul edildi.

TBMM daha sonra İstiklâl Marşı’mızın bestelenmesi için bir ya­rışma açtı. Yarışmaya 22 beste katıldı. Ancak zamanın güç koşul­ları nedeniyle o yarışma sonuçlandırılamadı, Ulusal marşımız, uzun süre değişik bestelerle söylendi ve çalındı, 1930 yılında beste konusundaki karmaşıklığa bir son vermek için o günkü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi olan Os­man Zeki Üngör’ün bestesi, ulusal marşımıza uygun olarak kabul edildi. Böylece Türk ulusu, sözüyle, bestesiyle tam bir ulusal mar­şa kavuşmuş oldu. Büyük ve ağır acılar sonrasında yazılan istiklal marşı bu tarihten itibaren bu söz ve bestesiyle okunmakta ve söylenmektedir. Bayrağımızın dalgalandığı, marşımızın okunduğu nice hür yıllar temenni ediyoruz.

 Mehmet Akif  Ersoy un hasta yatağında ettiği duasında olduğu gibi ‘’ Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın. Amin ! ‘’

Eksen Sağlık Bir Sen Genel Merkez 

 Okunma Sayısı : 2932         12 Mart 2015

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 947355

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.