Madde ve mana dengesini kurarak adalet, güven ve hoşgörü esasına dayalı bir toplum yapısının tezahürü olan tarihi tecrübelerimiz, EKSEN’in hareket noktasını oluşturmaktadır. Bilgi kaynağımızı oluşturan medeniyet değerlerimizi “devri geçmiş” veya “yenilmiş değerler bütünü” olarak algılamak yerine “önü kesilmiş” veya “gelişimi durdurulmuş/engellenmiş” bir medeniyet olduğu hakikatinden yola çıkan EKSEN, sivil toplum anlayışını kendi öz değerlerine dayanarak temellendirmektedir. Bu entelektüel bakış açısından beslenen EKSEN’in, sadece ücret mücadelesiyle sınırlı kalacak bir sendikal örgütlenmeye saplanıp kalmayacağı açıktır. Bu çerçevede EKSEN, üyelerinin ekonomik ve özlük haklarını koruyup genişletmekle, toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini bir potada eriterek, milli, sivil, katılımcı ve manevi değerlere bağlı olmayı ölçü olarak benimsemiş, ilkeli ve seviyeli sendikacılığın öncüsü güçlü bir sivil toplum örgütü olma hedefiyle yola çıkmış bulunmaktadır. İpek böceğinin sabırla kozasını örerek kelebek olup uçması gibi EKSEN, sabırla iç derinliğini inşa edip çevreyi kuşatan bir kurumsallaşma modeliyle, belirlemiş olduğu hedefe varacaktır. Hayalini kurduğumuz güçlü Türkiye’nin toplumsal yapısında kendisine önemli işlev tasavvur ettiğimiz EKSEN’imizin, yeni filizlenen değil gelecekteki çınar haline dönüşmüş konumunu esas alan bir zihniyetle hareket etmekteyiz. Mevcut durumda imkânlarımızın/ kabiliyetlerimizin ve sınırlılıklarımızın/ zorluklarımızın farkındayız. Kabiliyetlerimizi genişletirken sınırlılıklarımızı daraltmanın, bir takım ruhuyla çalışma gerektireceği, temsil noktasında emanetleri ehil ellere teslim etmekle mümkün olacağı, açık bir şekilde ortadadır. Çünkü sivil toplum örgütlerinin en önemli gücü, insan kaynağındaki kalite ve bilgidir. Aynı zamanda bilgi fikir koordinasyonu işlevsel bir sivil toplum örgütü olmanın ön koşuludur. Bu tespitle bağlantılı olarak eylem planı hazırlanırken insan, zaman ve mekân bütünlüğünün her an göz önünde tutulması lazımdır. Hedef büyük ve ulvi olsa da eylem planı sağlıklı değilse hedefe varmak mümkün değildir. Zira gayeyle gayret orantılı olmalıdır. Gayrete dönüşmeyen gayeler zihni yılgınlığa, gayesiz gayretlerde belirli bir süre sonra eylem yılgınlığına sebebiyet verecektir. Ayrıca eylem planlarını hayata geçirirken teknik ve yöntemlerin devamlı taklit ve kendini tekrara dayanmaması lazımdır. Çünkü bu durum belirli bir süre sonra gaye büyük olsa da gaye basiretsizliğine yol açacaktır. Sendikalar üyelerinin iradelerini biçimlendiren değil ilkeler doğrultusunda ortak irade oluşturan yapılar olmalıdır. Sendikaların işlevi üyelerinin iradelerinin üzerine Cemil Meriç’in ifadesiyle siyasi ideolojileri bir “deli gömleği” gibi giydirmek değildir. Maalesef ki bugüne kadar sendikaların üst düzeyde karar vericileri, kamu çalışanlarının üye olarak sendikalara verdiği gücü, kendi siyasi ideolojileri doğrultusunda yönlendirerek ve kullanarak heba etmiştir. Mücadelemiz kamu çalışanının ortak iradesi üzerindeki bu vesayetti kaldırıp, kamu çalışanlarının sendikal iradesinin özgürleştirilmesi mücadelesidir. EKSEN’in sendikal ideolojisi “bağlı bulunduğu sistemin ana vasıflarıdır”. Milli, sivil, katılımcı ve manevi değerlere bağlı olmayı kurduğu sistemin ana vasıfları olarak belirleyen EKSEN, özelde üyelerinin özlük ve ekonomik haklarını koruyup genişletmeyi, genelde ise milletimizin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimi için mücadele etmeyi her şart ve ortamda öz veriyle sürdürecektir. Sivil itaatsizliği benimsemiş sendika yöneticileri ve üyelerinden meydana gelen, katılımcılığı esas alan bir sendikal anlayışı benimsemekteyiz. Sivil itaatsizlik toplumun beklentilerini hiçe sayan, emeğin gücüne hak ettiği değeri vermeyen siyasi işleyişe ve yapılan dayatmalara karşı bireysel inisiyatif almayı gerekli kılan bir anlayıştır. Fiziksel şiddet içermeyen, zihinsel bir başkaldıranın ifadesi olan sivil itaatsizlik kültürünü benimsemiş bireylerin, toplumda çoğalması katılımcı bir sendikal anlayışının gelişimine hız verecektir. Bu kapsamda EKSEN Sağlık-Bir-Sen sendikal işleyişinde sivil itaatsizlik ruhuyla beslenen aksiyoner üye kimliğini geliştirmeye çalışan, katılımcılığı esas alan bir anlayışı benimsemektedir. Kurumsallaşma bireylerin amaçlarını ve faaliyetlerini, dünyanın ve toplumun varoluş tarzını tanımlayan bir takım değerler, normlar ve inançlar sistemiyle eklemlenmesidir. İçinde yaşadığımız gerçeklerin sosyal olarak inşasında/kurumsallaşmasında en önemli adım davranışlarımızın bir alışkanlığa dönüşmesidir. Diğer bir ifadeyle kurumsallaşma sosyal planda belirli davranış normlarının oluşması ve benimsenmesi sürecidir. Bir yapı kişilerden bağımsız olarak varlığını devam ettirebiliyorsa kurumsallaşmasını tamamlamış demektir. Kurumsallaşmayan yapılar varlıklarını sürdürebilmek için daima kahramanlara ihtiyaç duyarken kurumsallaşan yapılarda kahramanlara ihtiyaç kalmaz. Bu kapsamda EKSEN Sağlık-Bir-Sen olarak toplumumuzu oluşturan, tesis edici ve düzenleyici temel fikirlerin neşet ettiği milli, sivil, katılımcı ve manevi değerler gibi temel kavramların sivil toplum alnında kurumsallaşmasını hedeflerken örgütsel kurumsallaşmanın çerçevesini sosyal ve bilişsel olarak iki düzlemde ele almaktayız. Toplumu oluşturan gruplar ve toplum katmanları yani kamusal aktörler tarafından gerçekleştirilen sosyal kurumsallaşmanın başarısının EKSEN Sağlık-Bir-Sen olarak, kamusal aktörlerin statü ve rolleri ile davranış ve durumlarının arasındaki istikrarlı tekabüliyetin sağlanmasına bağlı olduğuna inanmaktayız. Bilişsel kurumsallaşmanın temel fikirlere ilişkin kültür ve sanat etkinlikleri, araştırma ve yayınlar, tartışma ve analizler, tutum ve değerleri kapsayan referans çerçevelerinin oluşturulmasıyla da gerçekleştireceğini hedeflemekteyiz. Manevi bağlardan arınan birey ve toplumlar, bunalımın çıkmaz sokaklarında yok olmaya mahkûmdurlar. İnsanı kendine ve topluma karşı sorumlu davranmaya sevk eden en önemli manevi değerlerin başında “adalet duygusu” gelir. Bugün toplum hayatımızda kaynağını tarihten, dinden, geleneklerden, geçmiş mücadelelerden, diğer bir deyişle ortak bellekten/irfani tecrübelerden alan bir kamusal adalet/kamusal vicdan anlayışının ihyası gereklidir. Yetişen nesillerimizin beyniyle düşünen, olayları ve insanları vicdanıyla değerlendiren, kendine güvenip, tarihini, iç dünyasını ve idealini nakış nakış işleyip üreten bir zihin yapısıyla yetiştirilmesi neticesinde hem çalışma hayatında hem özel hayatında mutlu insanların var olduğu bir ülke haline gelmiş olacağız. Bu kapsamda manevi değerlerimizin merkezine oturmuş olan “adalet” kavramını içselleştirmiş siyasi/sivil yapılar ve milletimizi oluşturan bireyler çoğaldıkça geleceğe daha umutla bakacağımız açık bir şekilde ortadadır. Sendikalar milli olmalıdır. Mensubu olduğu toplumun değerlerini taşımalı, kendi toplumlarının medeniyet tasavvurlarını/çıkarlarını korumalıdır. Toplumsal sorunlarla ilgilenmeli, bu sorunlarla ilgili olarak bireyleri uyarmalı ve onları harekete geçirmeye çalışmalıdır. Özele indirgendiği zaman da aynı mantıkla, toplum içinde en fazla mağdur olan kesimlerin hak ve menfaatlerini korumalı, gerektiğinde onların vekilliğini üstlenmelidir. Sendikaların yüzü milletimizin tarihi tecrübelerine/irfani birikimlerine dönük olmalıdır. Sendikalar, sentetik siyaset anlayışını tesis etmek isteyen toplum mühendislerinin kendine biçtiği rolü reddederek, toplum tarafından sivil itaatsizlik ruhundan beslenen bir anlayışla, kendilerinden hem siyasal hem sosyal hem de ekonomik işlev beklenen sivil yapılar olmalıdır. Sendikaların sadece siyasal işlev görmeleri, sağlıklı sonuçlar doğurmayacak bir işleyiştir. Teknolojik toplumların en ekonomik girdisi olan emeğin değerinin anlaşılması ve hak ettiği yeri elde etmesi için mücadele vermek sendikaların en önemli ekonomik işlevidir. Bu işlevini yerine getirirken siyaset kurumuyla olan ilişkisinin çizgilerini hassas bir mahiyette belirlemesi gerekmektedir. Siyaset kurumunun halka daha iyi bakmasını temin etmek, onu toplumu anlamaya çağırmak ve konumunun zamanla getirdiği körleşmeye karşı uyarma noktasında sivil bir perspektifle ahlaki, estetik, nüfuz edici bir dil ve üslupla rafine çözümler üretecek çalışmalar yapmaktır. Çerçevesi çizilen bu kapsamda sendikaların işlevi, siyasi partileri gözetleyip, denetmek elde ettiği verilere göre de eleştirip, teşvik etmektir. “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” Esas aldığımız sendikal model, toplumun her kesiminin bütünleştiği, mücadele ve hedef birlikteliği şemsiyesi altında buluştuğu “Toplumsal Birlik Sendikacılığı”dır. Öz değerlerimizin ürünü, bu topraklara özgü kurumsallığı ifade eden ahilik teşkilatının varoluş gerekçeleri/perspektifi “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” anlayışını temellendirecek tecrübe birikimini/irfani değerleri bize sunmaktadır. “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” temel çıkış noktası olarak ekonomik hayata dönük yüzü ağır basan bir örgütlenme türü olan sendikacılığı, mahiyeti itibariyle sadece çalışma hayatıyla sınırlamadan hayatın ve toplumun tamamını kucaklayan bir niteliğe dönüştürmeyi esas alır. “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” kaynağını tarihten, dinden, geleneklerden, geçmiş mücadelelerden, diğer bir deyişle ortak bellekten alan “adalet” kavramı etrafında şekillenerek kuvvetli ağlar ve bağlarla birbirine kenetlenmiş olan toplumsal yaşamın dayanışma örüntülerini muhafaza altına almayı amaçlar. “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” ülkemizde kutuplaştırıcı bir dil ve üslup üreten siyasi anlayışlardan/ideolojilerden bağımsız, kendi değerleriyle gündemini belirleyen ve medeniyet tasavvuru noktasında müttefiki olabilecek toplumsal hareketlerle etkileşim ve faaliyet birlikteliği içinde olmayı hedefler. “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” sivil toplum meselelerinin sadece siyasi ve iktisadi boyut ile değil kültürel-ahlaki boyutuna da inerek incelenmesi ve ele alınması gerektiğini kabul eder. Bu kapsamda sendikacılığın “Kültür Sendikacılığı” boyutunu ön planda tutar. “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” sendikaların iç işleyişinin ve denetiminin dışarıdan bir güç tarafından değil, demokratik bir biçimde üyeleri aracılığıyla katılımcı ve şeffaf bir biçimde yapılmasını esas alır. EKSEN Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Birliği Sendikası üyelerinin ekonomik ve özlük haklarını koruyup genişletme hedefiyle toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel çıkarlarını muhafaza edip geliştirme hedefini bir potada eriterek, ilkeli ve seviyeli bir sivil toplum kuruluşu olma noktasında “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” modeli ile yoluna emin adımlara devam etmektedir. Arif YAŞAR EKSEN Sağlık Bir Sen Genel Başkanı
Madde ve mana dengesini kurarak adalet, güven ve hoşgörü esasına dayalı bir toplum yapısının tezahürü olan tarihi tecrübelerimiz, EKSEN’in hareket noktasını oluşturmaktadır. Bilgi kaynağımızı oluşturan medeniyet değerlerimizi “devri geçmiş” veya “yenilmiş değerler bütünü” olarak algılamak yerine “önü kesilmiş” veya “gelişimi durdurulmuş/engellenmiş” bir medeniyet olduğu hakikatinden yola çıkan EKSEN, sivil toplum anlayışını kendi öz değerlerine dayanarak temellendirmektedir. Bu entelektüel bakış açısından beslenen EKSEN’in, sadece ücret mücadelesiyle sınırlı kalacak bir sendikal örgütlenmeye saplanıp kalmayacağı açıktır. Bu çerçevede EKSEN, üyelerinin ekonomik ve özlük haklarını koruyup genişletmekle, toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini bir potada eriterek, milli, sivil, katılımcı ve manevi değerlere bağlı olmayı ölçü olarak benimsemiş, ilkeli ve seviyeli sendikacılığın öncüsü güçlü bir sivil toplum örgütü olma hedefiyle yola çıkmış bulunmaktadır. İpek böceğinin sabırla kozasını örerek kelebek olup uçması gibi EKSEN, sabırla iç derinliğini inşa edip çevreyi kuşatan bir kurumsallaşma modeliyle, belirlemiş olduğu hedefe varacaktır. Hayalini kurduğumuz güçlü Türkiye’nin toplumsal yapısında kendisine önemli işlev tasavvur ettiğimiz EKSEN’imizin, yeni filizlenen değil gelecekteki çınar haline dönüşmüş konumunu esas alan bir zihniyetle hareket etmekteyiz.
Mevcut durumda imkânlarımızın/ kabiliyetlerimizin ve sınırlılıklarımızın/ zorluklarımızın farkındayız. Kabiliyetlerimizi genişletirken sınırlılıklarımızı daraltmanın, bir takım ruhuyla çalışma gerektireceği, temsil noktasında emanetleri ehil ellere teslim etmekle mümkün olacağı, açık bir şekilde ortadadır. Çünkü sivil toplum örgütlerinin en önemli gücü, insan kaynağındaki kalite ve bilgidir. Aynı zamanda bilgi fikir koordinasyonu işlevsel bir sivil toplum örgütü olmanın ön koşuludur. Bu tespitle bağlantılı olarak eylem planı hazırlanırken insan, zaman ve mekân bütünlüğünün her an göz önünde tutulması lazımdır. Hedef büyük ve ulvi olsa da eylem planı sağlıklı değilse hedefe varmak mümkün değildir. Zira gayeyle gayret orantılı olmalıdır. Gayrete dönüşmeyen gayeler zihni yılgınlığa, gayesiz gayretlerde belirli bir süre sonra eylem yılgınlığına sebebiyet verecektir. Ayrıca eylem planlarını hayata geçirirken teknik ve yöntemlerin devamlı taklit ve kendini tekrara dayanmaması lazımdır. Çünkü bu durum belirli bir süre sonra gaye büyük olsa da gaye basiretsizliğine yol açacaktır.
Sendikalar üyelerinin iradelerini biçimlendiren değil ilkeler doğrultusunda ortak irade oluşturan yapılar olmalıdır. Sendikaların işlevi üyelerinin iradelerinin üzerine Cemil Meriç’in ifadesiyle siyasi ideolojileri bir “deli gömleği” gibi giydirmek değildir. Maalesef ki bugüne kadar sendikaların üst düzeyde karar vericileri, kamu çalışanlarının üye olarak sendikalara verdiği gücü, kendi siyasi ideolojileri doğrultusunda yönlendirerek ve kullanarak heba etmiştir. Mücadelemiz kamu çalışanının ortak iradesi üzerindeki bu vesayetti kaldırıp, kamu çalışanlarının sendikal iradesinin özgürleştirilmesi mücadelesidir. EKSEN’in sendikal ideolojisi “bağlı bulunduğu sistemin ana vasıflarıdır”. Milli, sivil, katılımcı ve manevi değerlere bağlı olmayı kurduğu sistemin ana vasıfları olarak belirleyen EKSEN, özelde üyelerinin özlük ve ekonomik haklarını koruyup genişletmeyi, genelde ise milletimizin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimi için mücadele etmeyi her şart ve ortamda öz veriyle sürdürecektir.
Sivil itaatsizliği benimsemiş sendika yöneticileri ve üyelerinden meydana gelen, katılımcılığı esas alan bir sendikal anlayışı benimsemekteyiz. Sivil itaatsizlik toplumun beklentilerini hiçe sayan, emeğin gücüne hak ettiği değeri vermeyen siyasi işleyişe ve yapılan dayatmalara karşı bireysel inisiyatif almayı gerekli kılan bir anlayıştır. Fiziksel şiddet içermeyen, zihinsel bir başkaldıranın ifadesi olan sivil itaatsizlik kültürünü benimsemiş bireylerin, toplumda çoğalması katılımcı bir sendikal anlayışının gelişimine hız verecektir. Bu kapsamda EKSEN Sağlık-Bir-Sen sendikal işleyişinde sivil itaatsizlik ruhuyla beslenen aksiyoner üye kimliğini geliştirmeye çalışan, katılımcılığı esas alan bir anlayışı benimsemektedir.
Kurumsallaşma bireylerin amaçlarını ve faaliyetlerini, dünyanın ve toplumun varoluş tarzını tanımlayan bir takım değerler, normlar ve inançlar sistemiyle eklemlenmesidir. İçinde yaşadığımız gerçeklerin sosyal olarak inşasında/kurumsallaşmasında en önemli adım davranışlarımızın bir alışkanlığa dönüşmesidir. Diğer bir ifadeyle kurumsallaşma sosyal planda belirli davranış normlarının oluşması ve benimsenmesi sürecidir. Bir yapı kişilerden bağımsız olarak varlığını devam ettirebiliyorsa kurumsallaşmasını tamamlamış demektir. Kurumsallaşmayan yapılar varlıklarını sürdürebilmek için daima kahramanlara ihtiyaç duyarken kurumsallaşan yapılarda kahramanlara ihtiyaç kalmaz. Bu kapsamda EKSEN Sağlık-Bir-Sen olarak toplumumuzu oluşturan, tesis edici ve düzenleyici temel fikirlerin neşet ettiği milli, sivil, katılımcı ve manevi değerler gibi temel kavramların sivil toplum alnında kurumsallaşmasını hedeflerken örgütsel kurumsallaşmanın çerçevesini sosyal ve bilişsel olarak iki düzlemde ele almaktayız.
Toplumu oluşturan gruplar ve toplum katmanları yani kamusal aktörler tarafından gerçekleştirilen sosyal kurumsallaşmanın başarısının EKSEN Sağlık-Bir-Sen olarak, kamusal aktörlerin statü ve rolleri ile davranış ve durumlarının arasındaki istikrarlı tekabüliyetin sağlanmasına bağlı olduğuna inanmaktayız. Bilişsel kurumsallaşmanın temel fikirlere ilişkin kültür ve sanat etkinlikleri, araştırma ve yayınlar, tartışma ve analizler, tutum ve değerleri kapsayan referans çerçevelerinin oluşturulmasıyla da gerçekleştireceğini hedeflemekteyiz.
Manevi bağlardan arınan birey ve toplumlar, bunalımın çıkmaz sokaklarında yok olmaya mahkûmdurlar. İnsanı kendine ve topluma karşı sorumlu davranmaya sevk eden en önemli manevi değerlerin başında “adalet duygusu” gelir. Bugün toplum hayatımızda kaynağını tarihten, dinden, geleneklerden, geçmiş mücadelelerden, diğer bir deyişle ortak bellekten/irfani tecrübelerden alan bir kamusal adalet/kamusal vicdan anlayışının ihyası gereklidir. Yetişen nesillerimizin beyniyle düşünen, olayları ve insanları vicdanıyla değerlendiren, kendine güvenip, tarihini, iç dünyasını ve idealini nakış nakış işleyip üreten bir zihin yapısıyla yetiştirilmesi neticesinde hem çalışma hayatında hem özel hayatında mutlu insanların var olduğu bir ülke haline gelmiş olacağız. Bu kapsamda manevi değerlerimizin merkezine oturmuş olan “adalet” kavramını içselleştirmiş siyasi/sivil yapılar ve milletimizi oluşturan bireyler çoğaldıkça geleceğe daha umutla bakacağımız açık bir şekilde ortadadır.
Sendikalar milli olmalıdır. Mensubu olduğu toplumun değerlerini taşımalı, kendi toplumlarının medeniyet tasavvurlarını/çıkarlarını korumalıdır. Toplumsal sorunlarla ilgilenmeli, bu sorunlarla ilgili olarak bireyleri uyarmalı ve onları harekete geçirmeye çalışmalıdır. Özele indirgendiği zaman da aynı mantıkla, toplum içinde en fazla mağdur olan kesimlerin hak ve menfaatlerini korumalı, gerektiğinde onların vekilliğini üstlenmelidir. Sendikaların yüzü milletimizin tarihi tecrübelerine/irfani birikimlerine dönük olmalıdır.
Sendikalar, sentetik siyaset anlayışını tesis etmek isteyen toplum mühendislerinin kendine biçtiği rolü reddederek, toplum tarafından sivil itaatsizlik ruhundan beslenen bir anlayışla, kendilerinden hem siyasal hem sosyal hem de ekonomik işlev beklenen sivil yapılar olmalıdır. Sendikaların sadece siyasal işlev görmeleri, sağlıklı sonuçlar doğurmayacak bir işleyiştir. Teknolojik toplumların en ekonomik girdisi olan emeğin değerinin anlaşılması ve hak ettiği yeri elde etmesi için mücadele vermek sendikaların en önemli ekonomik işlevidir. Bu işlevini yerine getirirken siyaset kurumuyla olan ilişkisinin çizgilerini hassas bir mahiyette belirlemesi gerekmektedir. Siyaset kurumunun halka daha iyi bakmasını temin etmek, onu toplumu anlamaya çağırmak ve konumunun zamanla getirdiği körleşmeye karşı uyarma noktasında sivil bir perspektifle ahlaki, estetik, nüfuz edici bir dil ve üslupla rafine çözümler üretecek çalışmalar yapmaktır. Çerçevesi çizilen bu kapsamda sendikaların işlevi, siyasi partileri gözetleyip, denetmek elde ettiği verilere göre de eleştirip, teşvik etmektir.
“Toplumsal Birlik Sendikacılığı”
Esas aldığımız sendikal model, toplumun her kesiminin bütünleştiği, mücadele ve hedef birlikteliği şemsiyesi altında buluştuğu “Toplumsal Birlik Sendikacılığı”dır.
Öz değerlerimizin ürünü, bu topraklara özgü kurumsallığı ifade eden ahilik teşkilatının varoluş gerekçeleri/perspektifi “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” anlayışını temellendirecek tecrübe birikimini/irfani değerleri bize sunmaktadır.
“Toplumsal Birlik Sendikacılığı” temel çıkış noktası olarak ekonomik hayata dönük yüzü ağır basan bir örgütlenme türü olan sendikacılığı, mahiyeti itibariyle sadece çalışma hayatıyla sınırlamadan hayatın ve toplumun tamamını kucaklayan bir niteliğe dönüştürmeyi esas alır.
“Toplumsal Birlik Sendikacılığı” kaynağını tarihten, dinden, geleneklerden, geçmiş mücadelelerden, diğer bir deyişle ortak bellekten alan “adalet” kavramı etrafında şekillenerek kuvvetli ağlar ve bağlarla birbirine kenetlenmiş olan toplumsal yaşamın dayanışma örüntülerini muhafaza altına almayı amaçlar.
“Toplumsal Birlik Sendikacılığı” ülkemizde kutuplaştırıcı bir dil ve üslup üreten siyasi anlayışlardan/ideolojilerden bağımsız, kendi değerleriyle gündemini belirleyen ve medeniyet tasavvuru noktasında müttefiki olabilecek toplumsal hareketlerle etkileşim ve faaliyet birlikteliği içinde olmayı hedefler.
“Toplumsal Birlik Sendikacılığı” sivil toplum meselelerinin sadece siyasi ve iktisadi boyut ile değil kültürel-ahlaki boyutuna da inerek incelenmesi ve ele alınması gerektiğini kabul eder. Bu kapsamda sendikacılığın “Kültür Sendikacılığı” boyutunu ön planda tutar.
“Toplumsal Birlik Sendikacılığı” sendikaların iç işleyişinin ve denetiminin dışarıdan bir güç tarafından değil, demokratik bir biçimde üyeleri aracılığıyla katılımcı ve şeffaf bir biçimde yapılmasını esas alır.
EKSEN Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Birliği Sendikası üyelerinin ekonomik ve özlük haklarını koruyup genişletme hedefiyle toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel çıkarlarını muhafaza edip geliştirme hedefini bir potada eriterek, ilkeli ve seviyeli bir sivil toplum kuruluşu olma noktasında “Toplumsal Birlik Sendikacılığı” modeli ile yoluna emin adımlara devam etmektedir.
Arif YAŞAR
EKSEN Sağlık Bir Sen
Genel Başkanı
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 698118
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.