Bağımlılık , bir maddenin fiziksel ve ruhsal kaygılarına sebep olmasına rağmen kullanımına devam edilmesi , bırakmaması ve durduramamasıdır. İnsanlar ruh durumlarını desteklemek , kendilerini özgür ve rahat hissetmek , korku ve kaygılarını bastırmak , özgüven eksikliğini gidermek için alkol ve maddeye sığınırlar. Kişi maddeye ilk başladığında kullanım oranını kontrol edebileceğini düşüncesinden kaynaklı olarak uzun süre madde kullanımına devam eder. Aslında farkında değildir her defasında aynı haz ve rahatlamaya ulaşabilmesi için kullanım dozunu artırmaktadır. Bunun sonucunda bağımlılık oranı gün geçtikçe ilerlemektedir. Her bağımlının madde kullanımına devam etmesi için kendine göre gerekçeleri vardır. Duygusal sebepler , çevresel etkenler ( arkadaşlarından koyamama ) , aile içi sorunlar, yaşam tarzlarını bu şekilde idame etmeleri , haz duygusuna yenik düşmeleri gibi sebepledir. Türkiye ‘de maalesef uyuşturucu kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Uyuşturucu kullanımı tüm toplumu ilgilendiren en önemli halk sağlığı ve toplumsal sorunlardan biridir. Özellikle madde kullanım yaşının düşmesi (8 yaş) gençleri etkilemekte ve gençler arasında madde kullanımı hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Gençler arasında madde kullanımının yayılması genç nüfusların yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitim ve öğretimden uzaklaşmaları , okulu bırakmaları , iş yaşamından geri kalmaları gibi durumları tetiklemektedir. Yalnız kalmayı yaşam biçimi haline getirirler , yoksunluk durumunda paraya ulaşabilmek için hırsızlık, darp girişiminde bulunabilmektedirler. Sosyal hayattan tam anlamıyla izole olurlar . Bu yaşam tarzları gençlerin ideallerini ve geleceklerini yok etme konumuna sürüklemektedir. Son dönemlerde bağımlı olan kişilerin hamile kalması doğum sonunda dünyaya yeni bağımlı çocukların gelmesine sebep olmaktadır. Doğan çocuklar yoksunluk ve kriz belirtileriyle dünyaya gelmektedir. Doğan bebekler ilk andan itibaren bağımlılık tedavisi görmeye başlar. Aynı zamanda bağımlılık ile birlikte belirli anormallikler oluşabilmektedir. İlk dönemlerde görülmese dahi ilerleyen süreçlerde davranış bozukluğu , hiperaktivite , dikkat eksikliği gibi psikiyatrik sorunların görülme riski yüksektir. Bağımlı kişilerde yorgunluk , halsizlik, gözlerde büyüme ve kanlanma ,konuşma bozukluğu, peltek konuşma , yürümede güçlük , denge kaybı , eklem kas ağrısı , kramplar , bulantı , kusma , iştahsızlık, kilo kaybı gibi fiziksel değişiklikler meydana gelmektedir . Öfke , saldırganlık ,uyku bozukluğu , hayal görme gibi ruhsal değişiklikler görülmektedir. Aile ilişkilerinde azalma ve sorunlar , arkadaş çevresinin değişmesi , fazla para harcama , okul başarısında düşme ve devamsızlık , yalan söyleme , eve geç gelme madde kullanımına başlayan kişilerdeki davranış değişiklikleridir. Aileler bağımlılıktan korunma ve kurtulma yönünde en önemli faktörlerden biridir. Aile bağımlı bireyi sakin , endişe ve korkuya kapılmadan , inkar ve utanç duymadan kabullenmeli , yanında olmalı ve çözüm odaklı tedavi sürecine başlamalıdırlar. Bağımlılık tedavisi uzun süren bir tedavi biçimidir. Uzun süreli , istikrarlı , sabırlı bir şekilde devam edildiği sürece başarı oranı yüksektir. Tabiki ilk amaç kişinin bağımlı olduğunu kabul etmesi ve tedaviyi istemesidir. Ziyne Özay Sosyolog // Aile Danışmanı
Bağımlılık , bir maddenin fiziksel ve ruhsal kaygılarına sebep olmasına rağmen kullanımına devam edilmesi , bırakmaması ve durduramamasıdır.
İnsanlar ruh durumlarını desteklemek , kendilerini özgür ve rahat hissetmek , korku ve kaygılarını bastırmak , özgüven eksikliğini gidermek için alkol ve maddeye sığınırlar.
Kişi maddeye ilk başladığında kullanım oranını kontrol edebileceğini düşüncesinden kaynaklı olarak uzun süre madde kullanımına devam eder. Aslında farkında değildir her defasında aynı haz ve rahatlamaya ulaşabilmesi için kullanım dozunu artırmaktadır. Bunun sonucunda bağımlılık oranı gün geçtikçe ilerlemektedir.
Her bağımlının madde kullanımına devam etmesi için kendine göre gerekçeleri vardır. Duygusal sebepler , çevresel etkenler ( arkadaşlarından koyamama ) , aile içi sorunlar, yaşam tarzlarını bu şekilde idame etmeleri , haz duygusuna yenik düşmeleri gibi sebepledir.
Türkiye ‘de maalesef uyuşturucu kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Uyuşturucu kullanımı tüm toplumu ilgilendiren en önemli halk sağlığı ve toplumsal sorunlardan biridir. Özellikle madde kullanım yaşının düşmesi (8 yaş) gençleri etkilemekte ve gençler arasında madde kullanımı hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Gençler arasında madde kullanımının yayılması genç nüfusların yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitim ve öğretimden uzaklaşmaları , okulu bırakmaları , iş yaşamından geri kalmaları gibi durumları tetiklemektedir. Yalnız kalmayı yaşam biçimi haline getirirler , yoksunluk durumunda paraya ulaşabilmek için hırsızlık, darp girişiminde bulunabilmektedirler. Sosyal hayattan tam anlamıyla izole olurlar . Bu yaşam tarzları gençlerin ideallerini ve geleceklerini yok etme konumuna sürüklemektedir. Son dönemlerde bağımlı olan kişilerin hamile kalması doğum sonunda dünyaya yeni bağımlı çocukların gelmesine sebep olmaktadır. Doğan çocuklar yoksunluk ve kriz belirtileriyle dünyaya gelmektedir. Doğan bebekler ilk andan itibaren bağımlılık tedavisi görmeye başlar. Aynı zamanda bağımlılık ile birlikte belirli anormallikler oluşabilmektedir. İlk dönemlerde görülmese dahi ilerleyen süreçlerde davranış bozukluğu , hiperaktivite , dikkat eksikliği gibi psikiyatrik sorunların görülme riski yüksektir.
Bağımlı kişilerde yorgunluk , halsizlik, gözlerde büyüme ve kanlanma ,konuşma bozukluğu, peltek konuşma , yürümede güçlük , denge kaybı , eklem kas ağrısı , kramplar , bulantı , kusma , iştahsızlık, kilo kaybı gibi fiziksel değişiklikler meydana gelmektedir . Öfke , saldırganlık ,uyku bozukluğu , hayal görme gibi ruhsal değişiklikler görülmektedir. Aile ilişkilerinde azalma ve sorunlar , arkadaş çevresinin değişmesi , fazla para harcama , okul başarısında düşme ve devamsızlık , yalan söyleme , eve geç gelme madde kullanımına başlayan kişilerdeki davranış değişiklikleridir.
Aileler bağımlılıktan korunma ve kurtulma yönünde en önemli faktörlerden biridir. Aile bağımlı bireyi sakin , endişe ve korkuya kapılmadan , inkar ve utanç duymadan kabullenmeli , yanında olmalı ve çözüm odaklı tedavi sürecine başlamalıdırlar.
Bağımlılık tedavisi uzun süren bir tedavi biçimidir. Uzun süreli , istikrarlı , sabırlı bir şekilde devam edildiği sürece başarı oranı yüksektir. Tabiki ilk amaç kişinin bağımlı olduğunu kabul etmesi ve tedaviyi istemesidir.
Ziyne Özay
Sosyolog // Aile Danışmanı
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 111942
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.