Sağlıkta dönüşüm “personel memnuniyeti” boyutuyla sınıfta kalmıştır. Eksen sağlık Bir-Sen olarak defaatle dile getirdik; Dedik ki; Bir Bakanlığın başarısı personelinin memnuniyeti ile doğru orantılıdır. Personelin beklentilerini görmezden gelerek dönüşümden başarı bekleyemezsiniz. Peki personel sizden imkansız şeyler mi istiyor ? Tabi ki hayır ! Personeliniz sizden liyakat istiyor. Adalet istiyor. Eşit işe eşit ücret istiyor. İnsanca muamele görmek istiyor. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman diliminde görülmeyen bir yoğunlukla, piyasa despotizminin aracı olarak dayatılan toplam kalite uygulamaları, özerk statü kazandırılan kamu hastanelerinin, kontrolsüz ve denetlenemeyen büyüme çabalarının sağlık çalışanlarını iş barışından uzaklaştırarak küsmelerine neden olmaktadır. Çıkıp sorun soruşturun, mutsuzluğun kaynağı nedir? Bu konuda neler yapılmalıdır. Bunu yapmak yerine sakın insanların basit vaadlere kanacağını ve ufak tefek şeyleri kazanımmış gibi lanse ederek susturacağınızı zannetmeyin. Unutmayınız ki Adalet bir gün herkese lazım olacaktır. Kamu sağlık hizmetleri, neo liberal politikaların en yıkıcı etkilerinin yaşandığı alanlardan biridir. Hemen her gün medyada bir sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığı haberlerini alıyoruz. Çalışma sahasında sağlıkçılar gün boyu uygun olmayan hasta istekleri nedeniyle, hasta ya da yakınlarıyla karşı karşıya geliyor, sözlü tacizlere, gerilimlere kimi zaman fiziksel şiddete maruz kalıyor. Sistem sağlığı dönüştürürken faturasını sağlık çalışanlarına çıkarmakta ve suçluyu sağlıkçılarmış gibi gösterip hedef haline getirmektedir. Neo liberal politikaların yansıması olan Sağlıkta Dönüşüm sağlık çalışanlarına güvencesiz ve esnek çalışma biçimleri dayatmaktadır. Sağlık çalışanlarının ücretlerinin düşük tutulması, sağlıkçıların ikinci bir işte çalışmasını zorunlu hale getirmiş, bu durum döner sermaye ve performans gibi uygulamalara sessiz kalınmasına yol açmıştır. Döner sermaye ve performans ile hastanelerin ticarileştirme süreci hızlandırılmıştır. Döner sermaye 1961 tarihinde yürürlüğe giren 209 Sayılı “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun” ile girmiştir. Döner sermayenin kar amaçlı kullanımı, 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2907 sayılı yasa ile gerçekleştirilmiştir. Bu kanunla döner sermayeli kuruluşlara, ürettikleri mal ve hizmetler ile yaptıkları alımları fiyatlandırma yetkisi verilmiş ve bu kurumlar bağımsız ayrıca kâr amaçlı işletmeler haline getirilmişlerdir. Yine 209 sayılı yasada 1989 tarihinde 375 sayılı KHK ile yapılan değişikliklerle; her türlü hak edişi ve giderleri döner sermayeden ödenmek koşuluyla yataklı tedavi kurumlarında dışardan personel çalıştırılmasına olanak sağlanmış, ayrıca döner sermaye gelirlerinin % 50’sinin kendi personeline ek ödeme olarak dağıtılabileceği hükmüne yer verilmiştir. Böylelikle hastanelerde kamu çalışanı dışında iş güvencesi olmayan, asgari ücretlerle çalışan işçiler yer almaya başlamıştır. Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılması ise 4924 sayılı Kanun‘un 2003 yılında yürürlüğe girmesi ile kabul edilerek, sağlıkçılarında sözleşmeli istihdamı uygulaması başlamıştır. Sonuç olarak; döner sermaye ile sağlık çalışanlarının ücretlerindeki azlığın takviyesi ve taşeronlaştırma gibi uygulamalarla başlayan süreç performans sistemi ile pekiştirilmiş ve ne kadar çok hizmet verirsen, o kadar çok para alırsın anlayışı hayata geçirilmiştir. Bunun sonucu olarak, sağlık tamamen piyasa kurallarına terk edilmiştir. Tüm bunların olumsuz etkilerini görmek için, sahaya inip sağlık çalışanlarının dertlerine kulak veriniz. Bakalım ne diyorlar. Saygılarımla … Arif YAŞAR EKSEN-Sağlık-Bir-Sen Genel Başkanı
Sağlıkta dönüşüm “personel memnuniyeti” boyutuyla sınıfta kalmıştır.
Eksen sağlık Bir-Sen olarak defaatle dile getirdik;
Dedik ki;
Bir Bakanlığın başarısı personelinin memnuniyeti ile doğru orantılıdır. Personelin beklentilerini görmezden gelerek dönüşümden başarı bekleyemezsiniz.
Peki personel sizden imkansız şeyler mi istiyor ?
Tabi ki hayır !
Personeliniz sizden liyakat istiyor. Adalet istiyor. Eşit işe eşit ücret istiyor. İnsanca muamele görmek istiyor.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman diliminde görülmeyen bir yoğunlukla, piyasa despotizminin aracı olarak dayatılan toplam kalite uygulamaları, özerk statü kazandırılan kamu hastanelerinin, kontrolsüz ve denetlenemeyen büyüme çabalarının sağlık çalışanlarını iş barışından uzaklaştırarak küsmelerine neden olmaktadır.
Çıkıp sorun soruşturun, mutsuzluğun kaynağı nedir? Bu konuda neler yapılmalıdır.
Bunu yapmak yerine sakın insanların basit vaadlere kanacağını ve ufak tefek şeyleri kazanımmış gibi lanse ederek susturacağınızı zannetmeyin.
Unutmayınız ki Adalet bir gün herkese lazım olacaktır.
Kamu sağlık hizmetleri, neo liberal politikaların en yıkıcı etkilerinin yaşandığı alanlardan biridir.
Hemen her gün medyada bir sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığı haberlerini alıyoruz. Çalışma sahasında sağlıkçılar gün boyu uygun olmayan hasta istekleri nedeniyle, hasta ya da yakınlarıyla karşı karşıya geliyor, sözlü tacizlere, gerilimlere kimi zaman fiziksel şiddete maruz kalıyor. Sistem sağlığı dönüştürürken faturasını sağlık çalışanlarına çıkarmakta ve suçluyu sağlıkçılarmış gibi gösterip hedef haline getirmektedir.
Neo liberal politikaların yansıması olan Sağlıkta Dönüşüm sağlık çalışanlarına güvencesiz ve esnek çalışma biçimleri dayatmaktadır.
Sağlık çalışanlarının ücretlerinin düşük tutulması, sağlıkçıların ikinci bir işte çalışmasını zorunlu hale getirmiş, bu durum döner sermaye ve performans gibi uygulamalara sessiz kalınmasına yol açmıştır.
Döner sermaye ve performans ile hastanelerin ticarileştirme süreci hızlandırılmıştır. Döner sermaye 1961 tarihinde yürürlüğe giren 209 Sayılı “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun” ile girmiştir.
Döner sermayenin kar amaçlı kullanımı, 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2907 sayılı yasa ile gerçekleştirilmiştir. Bu kanunla döner sermayeli kuruluşlara, ürettikleri mal ve hizmetler ile yaptıkları alımları fiyatlandırma yetkisi verilmiş ve bu kurumlar bağımsız ayrıca kâr amaçlı işletmeler haline getirilmişlerdir.
Yine 209 sayılı yasada 1989 tarihinde 375 sayılı KHK ile yapılan değişikliklerle; her türlü hak edişi ve giderleri döner sermayeden ödenmek koşuluyla yataklı tedavi kurumlarında dışardan personel çalıştırılmasına olanak sağlanmış, ayrıca döner sermaye gelirlerinin % 50’sinin kendi personeline ek ödeme olarak dağıtılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Böylelikle hastanelerde kamu çalışanı dışında iş güvencesi olmayan, asgari ücretlerle çalışan işçiler yer almaya başlamıştır.
Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılması ise 4924 sayılı Kanun‘un 2003 yılında yürürlüğe girmesi ile kabul edilerek, sağlıkçılarında sözleşmeli istihdamı uygulaması başlamıştır.
Sonuç olarak; döner sermaye ile sağlık çalışanlarının ücretlerindeki azlığın takviyesi ve taşeronlaştırma gibi uygulamalarla başlayan süreç performans sistemi ile pekiştirilmiş ve ne kadar çok hizmet verirsen, o kadar çok para alırsın anlayışı hayata geçirilmiştir. Bunun sonucu olarak, sağlık tamamen piyasa kurallarına terk edilmiştir.
Tüm bunların olumsuz etkilerini görmek için, sahaya inip sağlık çalışanlarının dertlerine kulak veriniz. Bakalım ne diyorlar.
Saygılarımla …
Arif YAŞAR
EKSEN-Sağlık-Bir-Sen
Genel Başkanı
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 810625
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.